19 Temmuz 2011 Salı

MASAL OL SEN, GERİ GELSEN...



seni tanımıyorum, evet. ama yinede belki görürsün ihtimaliyle bizim cehennemin en ücra köşesinden mektup yazıyorum yalnızlığını alsın diye. sıkılmyor musun beş karış toprağın altında tek başına. canın yaramazlık yapmak istemiyor mu hiç? çok karanlık mı orası? korkmuyor musun? ben senden özür dilerim aslında. engelleyemedim toprağına saygısızlık yaparlarken, hemde daha toprağına kavuşmamışken sen. ve hala devam eden saygısızlıklara dur diyemezken.. affetme beni çocuk, engelleyemediğim şeyler yüzünden. senle öğrendim ben kötülüğün sınırının olmadığını ve isterlerse daha da çirkinleşebileceklerini. aynada senin yüzün vardı bukez. canım yandı. bilemezsin.. şimdi senin için herşey bitti mi yani? umursamıyormusun bu lunaparkta dönen dolapları? merak etmiyormusun sen giderken ağlayan suratları? gerçekliğimizi kaybetmişiz çocuk. görmemize vesile oldun insansızlığımızı. tanımak değil mesele, kimse böylesine vurmadı yüzüme giderken. kimse böylesine yakmadı canımı dur diyemezken..
bu sana ilk mektup. gülümse lütfen mektup arkadaşım.. * iyi uykular sana daimi uykunda.

dualarımın arasına şekerleme yerleştirsem.. özlemişsindir tadını
*
üstüne düşen çiğ taneleri gıdıklamıyor mu tenini?
onlar geliyorlar, tükür yalandan hüzünlerinin üstüne, ve hatta işe.. küfürle karşılık ver dualarına. çünkü sen öldün serbestsin birazda aslında.




22.04.2011

Hiç yorum yok: