19 Temmuz 2011 Salı
BENİM BAHSETTİĞİM BAŞKA YAŞAMAK
yaşamanın ölçütü hep nefes alıyor olmak mıdır? ne saçma! yemyeşil çimenlerde yalınayak yürümemiş insan yaşamış sayılmalımıdır? yani gerçekten yaşamış mıdır? hayatında hiç kuşlara yem atmamışsa, karıncalara hayretler içinde bakmamışsa yahut gökyüzünde asılı yıldızların göz kırpmasına kanmamışsa yaşamış sayılıyor mudur gerçekten. en büyük hayalim öldüğümde kendimden geriye tıka basa yaşanmış bir ömür bırakmak.
dost meclislerinde ölümden açılan kapılara hep sert bakmışımdır şu bi avuçluk ahir ömrümde. korktuğumdan falanda değil, ölümden niye korksun ki insan. varlık sahasını terk etmek aslolana yönelmek değil mi ölüm? hem zaten sevdiğim herkes zamanı gelince oraya toplanmayacak mı? yani demem o ki korkmak değil meselem! görmediğim yerler var, yatmadığım uykular.. daha ayaklarıma çarpmamış kara sular var. düşmediğim çakıllar, sormadığım sorular var. beni tüm içtenliğiyle çağıran yaşanmamışlıklar var. bunları bırakıpta ölüme yatmak biraz zamansın değil mi? ha oldu ki geldi.. ozaman başımın üstünde yeri var ama o gelene kadar ben daha çok nakış işleyeceğim ömür denilen kasnağın üzerine. elime iğneler batsa bile hemde... hem daha saklı kalmış cümle alemim var, cümle alemin bilmediği. yetersiz kelimelerimle ve yetersizliğimle kurduğum cümle alemime katılması gereken yeni cümleler var... kendimi anlatmaya yetmezse diye kelimeler Cemal Süreya gibi uyduruktan kelime hazinem var. şimdi biri bana söylesin yaşamadan ölmek varmıymış, öylece gitmek adama koymazmıymış?..
HAZİRAN 2011
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder