16 Şubat 2012 Perşembe

sesler, sözler, yıldızlar

  konuşmayı beceremediğimden mütevellit yazıyorumdur belkide. az önce bunu düşündüm ve evet dedim, kanaat getirdim. bi de etkili bi ses tonum olmayınca etkili ( kimine göre) bir söz tonu geliştirdim, bazen herşeyle çeliştirdim ve bu oldu. iyi de oldu. yani fena da olmadı işte.
     öfkelerim sabun köpüğünden benim, bunu daima söylerim. hangi renkle karşıma çıkarsan çık affetmem beyaza boyayıveririm. sınırlarım var elbette. ama ben çizdim. öyle de olmalı bence. insan iç sesiyle bulur doğruyu. enerji, günerji uzmanlarının zırvalarıyla yolu bulmaya gerek yok.  ha illaki bi yol gösterici gerekliyse çoban yıldızını takip et. hayat bu işte!
      ben ne badireler atlatmadım. çünkü biliyorum ki hep daha kötüsü var herşeyin. oyuzden gülümseyiş cepte değil yürekte taşınmalı. öyle olmalı.  polyanna da ol demiyorum ama gökyüzüne bak işte! gökyüzüne kimse çöp atamaz, yıldızlar çapkındır; göz kırpar olur olmaz. bi de her notadan ıslık çalabilirsen bu ırmak hep akarda durmaz...
      yani karartma yüzünün güzelim kıvrımlarını, bırak özgür kalsınlar. abuk subuk şekillere girseler de aslında gülümserken çarpık dişler bile öyle güzeller...çok güzeller.
      aşk mı? o da olur elbet. ama zamanı var herşeyin. aperatifi yemeden ana yemeğe geçilmez. sofraya terbiyesizlik edilmez! sabırlı ol. bekle. zamanı var herşeyin. 
      hayat istediğin herşeyi verecek kadar... yani okadar... yani öyle bişey işte. oyuzden sabırlı ol, bekle. o kelebek burnunun ucuna konacaktır mutlaka.
     ayrım yapmak olucak ama bi ayrımda olmalı bence. bu yüzden de en çok sevdiklerime sevgilerimle...

Hiç yorum yok: