14 Mayıs 2015 Perşembe

Umut Var!

          Bahar kadar nazlı bir kız görmedim ömrümde. Göz kırpıp kırpıp kaçan, bizi soğuk rüzgarlara salan, saksı çiçeği kadar mutluluğu bizden kıskanan, balkonları mevsime küstüren … Mevsimi yaza bağlayacaksan inan çok gücenirim. Sen benim en sevdiğim mevsim, en sevdiğim kalp ve hatta en sevdiğim karın ağrısı... Bendeki anlamın tadına baktığım kalplerde yok inan. Hiç baharda aşık olmayışımı bile yağlı bir ilmek gibi boynuma taktım. Her mevsim sana koşabilmenin umuduydu bende. “Bir daha ki bahara sellukalarla süsleyeceğim balkonu, bir daha ki bahara bisikleti de bir elden geçireyim, bir daha ki bahara şu hep istediğim çiçekli entariyi de sırtıma geçireyim” telaşıydın sen bende. Öyle gri kaldım ki seni beklerken, badanasız çıplak evler gibiyim. Dikenlerim kocaman oldu da güllerim tomurcuklanmadı bir türlü. Halden anlamasan da gel! Düşük omuzlarımı sineye çekip omzuma attığım şalın çiçeklerini görmek için bile olsa gel! İpe astığım bütün çamaşırları uçuracak olsan da gel! Utana utana toplatacaksan da sokaktan…
          Rüyamda saklambaç oynayan o iki çocuk baharı camdan izlemekten usandı. Gel ki dizlerinde hatırı sayılır yaralar iz yapsın. Kanamanın, sızlamanın oyunu bırakmaya bahane olmayacağını öğretmek için gel! Uçuramadığım bütün uçurtmaları göğe salacağız gelirsen. Ağaçlara “şiir her yerde” kurdeleleri asacağız. Sende biliyorsun, bütün güzel şiirler senin göğsünde büyüdü. En sevdiğim şiirin hatrına aç kollarını gel!
          Adımın yarısı sabır, yarısı taş. Sabrederek suyu bulan bir anne de değilim, cennetten bahşedilmiş bir taş da. Beni attıkları dünyaya alışmaktan, uçuşmaktan başka bir mucizem yok. Bütün mucizesizliğimle seni beklemekteyim. Ana sınıfında yapılmış simli ve çilli bir çocuk resmiyim. Simlerimi dökeceksen de gel!

          “ Şair var umut serde” demeseydi yazmayacaktım sana. Ceylan’ın sesinin nârına gel! 

Hiç yorum yok: