11 Aralık 2014 Perşembe

Dünyalık, Dünyacılık

         Bugün bir hayal kurdum ben. Hani şu dönem dizilerinde işlerin en kötüye gittiği gün bir anda kendilerini beş yıl ileride bulan insanlar var ya, onlar gibi olmak istedim. Bütün sorunların çözüme kavuştuğu beş yılın sonunda değişen tek şeyin saç modeli olduğu, bir mimik dahi kırışılmadığı... Çünkü bazen bütün sıkıntılar birbiri ardına yol olmuşken son çare olarak " dünyada başıma yıkılsa keşke" diyorsun da bir türlü yıkılmıyor lakin tedavi de etmiyor ya yaranı hani, işte böyle zamanların boğuculuğuna bir hava boşluğu arıyorum. Dünyalık telaşlara kederlendikten sonra Ah Muhsin Bey'in " Burası dünya yahu" dediğini anımsayıp bir kere de buna kederleniyorum. Ne ara bu kadar ciddiye alır oldum dünyayı? Ne ara benlik şuuruna kapılıp maneviyatıma neşter soktum? ne ara yitirdiklerimin acısını dövdüğüm dizlerimden sordum?
          O kadar dünyalı olmayalım. Olmayın. Kendi ettiğini sade kendinden bulmuyor beşer. Şaşın ama, düşün ama, savrulun ama sıyrılmayın.
          Sarıldım geceye. Geceniz iyi olsun.

iyi bir tasarım çok kusuru kapatır


affınıza sığınarak,
sade ve vurucu. böyle olmalı değil mi?
bir göz atmanızı tavsiye ederim.

https://www.behance.net/gallery/16335361/portfolyo 

13 Ekim 2014 Pazartesi

Dogduydum ve çok olaysızdı.

Öncelikle hem John Lennon hem de Tansu Çiller'le aynı doğum gününü paylaşmak gibi ironik yanlarımdan öpüyorum. Artık rakamlar ağzımda büyümeye başladı. Ayna karşısında kazayağı tespiti yapan kızlar kervanına bir bilet alabilir miyim? Dün geceden beri susmayan telefonuma, mesajlarınıza ve facebook tebriklerinize çok teşekkür ederim. Hatırlamayan, unutan, aramaya erinen arkadaşlarıma da ayrıca çok sevgi ( aynılarını bende defalarca yaptım). Dün bana gerçekten iyi ki doğmuş olmanın şuurunu yaşatan bir sürü anım oldu. Nazım'cığım bana kızacak olsa da Behey Berkeley'e hak verdiydim dün. Bunu da sizinle paylaşmadan edemedim. Hayatıma değen, dokunan, yara açan, yara saran, boğucu koridorlarıma pencere delikleri açan, öylece duran, sevgiyle/nefretle/öfkeyle/merhametle bakan herkese teşekkür ederim. Biz John'la iyi ki doğduk. Tansu hanımı üst merciilere havale ederim. Çok sevgi!  Rüyalar diyorum efendim, iyi ki var! Freud'a da selamlar! Hepinize dualardan örülü pozitif enerjiler gönderdim.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

sevgi.

          ben her sersemlediğimde dünyayı ateşe verecek gibi bir hışımla çıkacağım karşına. halbuki Neron'un bile cürmü Roma'ya kadar yetti. her sevgimi söyleyişimde bir dişim diğerine baskın gelecek, bir düğüm daha çalınacak boynumun boğumuna. sen görmeyeceksin. posta kutuna üzerine hiç çalışılmamış saniyelik görüntüler yollayacağım, sırf uyandığında azıcık gülümse diye. " bak ben böyleyim, bu kadarcığım" demenin yan yolu bu çünkü.
           sen bana her baktığında biraz daha şapşal, biraz daha kendinden emin bir kadın olacağım. çocukluk derimden sıyrılacağım, şeffafaşacağım belki. sen bana her kızdığında hırçınlaşacağım, yükseleceğim, çağlayıp taşacağım. sen her kavgayı terk ettiğinde ufacık bir kinle yaklaşacağım yanına.
           ne diyordu o kadın şair " sana kinim vardır elbet, senden başka kimim  var? "
           bırak sahibi olduğum şeylerin tasavvuru bende olsun. sevgi!

1 Temmuz 2014 Salı

kabuk


-... Tanrı'yı yaratan insana lanet olsun.
-Bahsettiğin Tanrı'yla birbirimizi karşılıklı yarattık. bu saatten sonra ikimizde birbirimizden vazgeçmeyiz.

                                                                                                                1.07.2014/ Ankara

8 Mayıs 2014 Perşembe

ve bir kitapta dendi

          ...
          Başıma bir şaplak indi; ve o anda adamların kim olduklarını anladım.
          Polisti bunlar, başka bir olasılık yoktu.Bu denli baskın bir ifade gücüne polisten başkası sahip olamazdı. Bir şaplak!Tokatların, yumrukların arasında küçük bir şaka gibi duran bu şey ancak polisin yapabileceği bir şeydi.
          " Adı ne peki?" dediler.
          " Selma."
          Korkunç bir utanç, anlamsız bir gurur duydum bunu söylerken. Düş gibiydi, evet; iki duyguyu aynı anda hissedebileceğimi söyleseler inanmazdım.
          Bende onlara sorular sormak istiyordum ama soramıyordum.
          " Siz evli misiniz?" diye soracaktım cesaretim olsa." Karınızın adı ne? Çocuğunuz var mı? Yetişkin mi, kaça gidiyor? Devlet bana şaplak atmanız için ne kadar veriyor? Yetiyor mu? Ben daha fazlasını öderim, gidin devlete şaplak atın!"
          ...

Menekşeler Atlar Oburlar / Hüsnü Arkan

1 Mayıs 2014 Perşembe

Hey! Bak İşçi Tulumu Giymiş Umut

ben işçi çocuğuyum. işçi bayramlarında babamın izinli olduğunu hiç hatırlamıyorum. fabrikada iş kazası geçirip parmaklarını kaybetmiş bir babanın çocuğuyum. babasının kaybettiği parmaklarına bağlanan maaşla okumuş bir işçi çocuğuyum. "baban hakkını savunsaydı, sendikalar niye var?" diyeceksiniz. babam hakkını savundu beyzadem. hep savundu. sendikalı bir işçiydi ve o sendikaların yediği paraları yüzlerine vurduğu için toplantıları terk ettiğini de bilirim. seneler önce 1 Mayıs'ta Taksim'e yürüyüşe gitmeye karar verdiğimde, hayatımda yaptığım çoğu şeyi hoşgörüyle karşılayan babam izin vermedi. gerekçesi ise " çoğunlukla derdi işçi olmayan adamların ayak oyunlarına gidip, bilmediğin işler yüzünden dayak yemene izin vermem. benim atmadığım dayağı devlet sana atamaz. " demişti. " şimdi hala işçilerin, ama gerçekten işçilerin kutlayabildiği bir bayramı hayal ediyorum. kavgayla, gürültüyle, polisle, copla, " yassak hemşerim, yassak! " la değil. gerçek bir bayramı. emek verdiğiniz her şeyin bayramı kutlu olsun.

11 Nisan 2014 Cuma

Bahar Budalalığı

          Ben şimdi hangi yağmura çıksam biraz ahmak ıslatan... Yüzeme düşüşünü sevdiğim damlaları tükürür gibi attığında kırılıyorum Rabbim. Ama bil ki en çok kendime. Geceleri korkunca masal niyetine radyo tiyatrosu dinlediğimi kimse bilmesin. Kimse görmesin içten çürüyüşümün bıraktığı yıkımın fiyakasını. Hem zaten o kadar uzun bakamaz ki bir insan bir insanın diğer bir insana, insanca, anca... Bu cümle böylece gözbebeğine bağlanamıyor. Kesip atılamayan parçalar kangren olmuyor sonuçta.
          Mevsim baharı çatırdıyor şimdilerde. Kulağını dayamayı bilsen duyardın tohumun yardığı toprağın çatlayışını. Toprak ki, duymadan dokunmadan sevilmez, kulağında kalsın. Mevsim ince tabanlı ayakkabılarla arnavut kaldırımları hissetme mevsimi. Mevsim tere karışmaya gün sayıyor. Kokular tene karışmaya... Çiğ damlaları görmeyi beklerken çiğ çocukların yere düşüşünü seyretmek düştü hesabımıza. Tam da akasyalar göğeriyor, salkım söğütler ince bir hüzünle yere salıyordu titreyen dallarını. Bahar budalası, parçaları tamamlanamamış bir pinokyoydum galiba. Az daha yontulsam tamamlanacaktım sanki. 
          Düşlerimde daha başka bir hayata yelken açtığımı kimse bilmesin. Yorgun gözlerime yetiremediğim uykulardan güç bela uyanışların sıkıntılı sabahlarını kimse deşmesin.
          Dizlerimin yeşilinden de sorulur muyum öte tarafta?
          Büyük bir kalburda elemek istiyorum ruhumun hastalıklı taraflarını. Bana bende eksik olan ne varsa günah. Ah sizin ziftin peki kalpleriniz, ah bizim çamur karası yıkarsak çıkar yalnızlığımız... bu fasıl bir sona varamıyor Rabbim. Bütün benliğime yayılmadan keselim.
          Gözlerden öpmek diye de bir şey var. Gittim.


- Kütahya-

5 Ocak 2014 Pazar

İmanım Esma Esma, Severler Yosma

son yudumu soğumuş kahve bardağım masamda mahzun duruyor. ben sallana sallana plastik kulaklıklardan gelen bal gibi bir sese gönül verdim şu sıra. bütün o güzel müzisyenler büyücü bana kalırsa. öyle ki aptal bir plastik terliği sayfalarca anlatacak gücüm var. sorumlusu şarkılar.

"bin semayı alsam da sırtıma
yine de tırtılım
en fazla pırtıl"

diyen o güzel kıza gidin söyleyin, kızım olursa ismini yeşerteceğim yeniden onda. kalemine kuş konasıca... eski günlüğümü kurcaladım dün. bir iki yara kabuğum vardı, gittiydi onlarda. şimdi dünden bir çizik kaldı dizimde. ovalarsam geçer kanaatimce. ne güzel büyütmüşüm de her şeyleri, bir ben küçük kalmışım. yine de sığamamışım evrene. boyu boyumu geçenlerin cakasına aldandım bi vakit. şimdi upuzun hayal gücümden örülü komplekslerim var.

nedensiz bir mutluluğun içinde salınıyorum. az daha gülümsersem ağzımın kenarında tomurcuk tomurcuk çiçekler açacak. mevsime de kafa tutuyorum bak! Didem'in kardeşi gibi gamzelerim de yok ki su içse kuşlar. daha çok yazacaktım ya, tarihin akışına el atmam gerek. neyse, ne olmuşsa eyvallah!

ha bir de çok güzel şiirler biliyorum. stop.