21 Haziran 2013 Cuma

nasıl toparlasam da söylesem diyorum. galiba bilmiyorum.

          kendimi fırlatıp atmak istediğim evcil tepelerim oldu benim. içi renkli cam misketlerde çocukluğumu aradım. güzel ruhlar gördüm, tanıdım, tattım hatta ucundan kıyısından. pudra şekerli lokumdu kimi, kimi dudak kabartan tuzlu çiğdem sertliği. şiir olmuş, şair olmuş kadınlar bildim. bunca kadından çok daha güzeldi kızaran yanakları. şiir olmuş, şair olmuş adamlar bildim sonra. kılıksız bir yalnızlığın ortasında parlayan bir bıçak gibi. besbelliydi yüreğiyle bilemiş kendini.
          sizin hiç bilmeyeceğiniz ninniler uydurdum. duyurmaya kıyamadım. hem sesim kötü biraz. geceye inme gibi inmeye lüzum yoktu. inmedim gecenize, geceniz aydın olsun.
          önünüze çıkmayacağım hiç. arkanıza saklanmak daha kolay. hem benim lapacı ağzıma kalsa kocamansınız ya, beni orada kimsecikler bulamaz. ben galiba biraz da bulunmamayı istiyorum. kibrim var! kimsenin eliyle koyduğu ilaç şişesi değilim. hem çocukların ulaşamayacağı raflardan düşme korkum var. zira hep düşüp dağıldı yüksek yerlere itinayla kaldırdığım insanlar. bazılarını da ben çaldım yere, cahildim dünyalık hışmıma kandım. sonra çok yandım ama, evcil bir cehennem oldurdum kendime. çok yandım.
          lütfen, siz siz olun sizden olmayanı da anlayan olun. siz gibi değil isek biraz biz olun. çok şey değil aslında, yüreğiniz varsa madem yürekten olun.
          birlikler ve dirlikler diliyorum.


Hiç yorum yok: