31 Aralık 2012 Pazartesi

iyi yıl yazısı!

kışın ortasında tir tir geçen bi yeni yıl bana çokta bişey ifade etmiyor desem kırılmazsınız umarım. ben Kybele'nin kafasındayım. milattan önce kafası. baharın doğuşunu kutlarım, gül ağacına dilek bırakır suya salarım, ateş yakanlara uzaktan bakarım. ama yine de evrensel bi miladı kutlamaktan da kimseciklere zarar gelmez. yeni yıldan beklentiler kısmına geçince, kopan takvim yapraklarından, avucumuzdan kum gibi akan zamandan beklenti içine girmek taraftarı değilim. hem beklentiler değil midir insanı tüketen. o yüzden ne geçiyorsa aklınızdan şimdi yapın. beş dakika sonraya bırakılan herşey ömrünüzden çalar. bi an varsa an bu andır. zamanı sıkı sıkıya tutmak yerine kendi değerlerinize sarılın. peygamberler bile zamanı tutamamıştır, Tanrı bile zamanın hızına gem vurmamıştır ki zaten. çabalayın, olun oldurun. sevdiğiniz kalplarin üstüne kapaklanıp huzur bulun.

iyi başlangıçlar iyilikle gelir. siz kahraman olun! iyi yıllar..

30 Aralık 2012 Pazar

28 Aralık 2012 Cuma

önyargı iyi bişeydir. kişilikle alakalıdır. ama arada bir de olsa yıkmak gerek. burun kıvırdığın insanların da güzel tarafları var, bakmak gerek.

21 Aralık 2012 Cuma

kağıt helva arası dondurma, bi parça rüzgar, bir de uçurtma. olmayacak şey değil ya ama olmuyor işte.. incir çekirdeğini doldurmaz çocuk hayallerim var ve sen dünyayı da versen dolmuyor işte..
sevgiyle.

20 Aralık 2012 Perşembe

yani şimdi sen bunca cümlenin arasına saklanmış birini anlayabiliyor musun? öyleyse sesime gel..

kar, Tanrı ve çocukları

saat 09.00 civarı uyandığımda şehir beyaza boyanmaya başlamıştı. dünyanın duvar ustası işini yapmaya erken saatlerde başlamış belli ki. karı görünce yüzümde çapsız bir gülümseme beliriverdi inceden. sonra bi şarkı boyandı dilime, tek bir yerini söyledim durdum bed sesimle. evde yalnız olmanın bereketidir bu. kimse duymaz sesinin tahammülü zor tınısını. sonra bi bardak çayla gevelediğim kuru ekmeğimi masada bırakıp bilgisayarı açtım ve dilime dolanan sözleri kendi profilime yazdım.
 '' sokaklar dolusu şekerli kar kokusu''
 karı severim kesinlikle ama itiraf etmeliyim ki Vega'nın Ankara şarkısını daha bi anlamlı kılmasını da seviyorum. Ankara'da mısın derseniz, yoo Bolu'dayım efendim, ana-baba ocağımda. ama bana sorarsanız kar yağınca her yer biraz Ankara, ve her sokakta şekerli kar kokuları çalınıyor burnuma. öyle bi kar var ki sanki Tanrı da  üstü örtülsün istiyor yana yakıla kana boyanan geçmişin izlerinin. belki Tanrı'da yoruldu insanlardan. belki dinleniyor kar tanelerine dokuna dokuna. bir de küçük bedenler geliyor aklıma. mavi önlüğünün altına giymiş plastik terliklerini kara çamura karışa karışa okula gidiyor. bir nevi dünyaya kafa tutuyor ve benim bunca satır yazdığım romantik cümleler onun için hiçbir anlam ifade etmiyor. sonra bunca cümle benim için de anlamını kaybetme başlıyor. suçlu bi tavırla bi şarkı daha boyanıyor dilime,
'' gülümse, hadi gülümse. bulutlar gitsin''

18 Aralık 2012 Salı

ah yanasım gelir ateşte..

'' Aman efendim, canım efendim, sarıl biraz, sev biraz''



16 Aralık 2012 Pazar

'' denize bandım ekmeğimi, sana getirdim.. ''





içimi sızlatır bu parça hep. Hüsnü Arkan'a olan saygım çığ gibi büyür dinledikçe. bi yutkunma hissi oturur boğazıma. hani sigara içsem kesin bir tane tellendiriverirdim bu parçanın onuruna.  gözlerinizi kapatın ve melodiler arasındaki hikayeye odaklanın. sonra isterse '' canımı alsın dar sokaklar''
annem beni gülümsetiyor hep. sebebini bilmeden bağlandığı şeyler var. iyi insanlar böyle olur değil mi?
'' hayal ettiğiniz herşey gerçektir''
                                           (  PP )

15 Aralık 2012 Cumartesi

birçokşey

spor yapma, erken uyanma ve sağlıklı beslenme gibi bi düzine karar aldım dün. ve bunu sürdürebildiğim zaman aralığı 120 dakikadan daha fazla değildi. elimde kahve fincanıyla yaşayabilirim. çay da olur. açık ve şekersiz. yüksek dozda film, müzik ve kitap dopinginden dolayı hayallere inanıyorum. hemde gerçeklerden daha çok. rüyalarım çok güzel gidiyor. güzel anların içinde buluyorum kendimi. yağmurda bisiklete biniyorum, beni öldürmeye çalışan adi heriflerden kaçıyorum ve tabii ki ölmüyorum, sınırsız çay-kahve servisi var. hemde beş kuruş vermiyorum. arabesk şarkılar dinleyip cool takılıyorum. anlamsız bir resme bakıp '' tanrım ne kadar da anlamlı ve bir okadar da manidar'' diyorum. çevremdekiler benden daha sahtekar. hem inanıp hemde onaylıyorlar. rüya görmek güzel şey.
hayat bazen altmışikiden tavşan yapmak kadar aşağılayıcı ve düz. biraz kıvraklık vermekte hiçbir sakınca olduğunu sanmıyorum. rutin hasta ziyaretlerimize gidecekmişiz. -herhangi bir ölümlü kadar iyi görünmem gerek. insanlar buna inanmalı. net. sonuçta bazen bende altmnışikiden yapılmış bi tavşan kadar düz ve aşağılık olabiliyorum. 
saygı.

8 Aralık 2012 Cumartesi

sessizlik iyidir

sessizliğin tanrısal birşey olduğunu düşünmüşümdür hep. car car konuşmak yerine sükut edip yalnızca gülümseyen insanlar hep çok ulvi işlerin erbabı gibi gelmiştir bana.

replik

''sen çocuklarını uyuduktan sonra seven babalardan olursun kesin''

5 Aralık 2012 Çarşamba

şekerli kar ayini

ağzımın içinde birikmiş sözcükler var. ne yutabiliyorum, ne dışarı atabiliyorum. yazmakta gelmiyor içimden, ölüme öykünmekte, kahve içmekte. belki akşamüstüne yakışır ince belli bi çay molası. Can babaya bi selam havası. üçüncü sınıf acılarımızı yüzümüze yağan taze kara teslim edip çayımızı yudumlamalı. bütün şiirler dile gelmeli, tüm şair ruhlar karın altında toplanmalı. karlı kışlı bi ayin havası...