Bugün bir hayal kurdum ben. Hani şu dönem dizilerinde işlerin en kötüye gittiği gün bir anda kendilerini beş yıl ileride bulan insanlar var ya, onlar gibi olmak istedim. Bütün sorunların çözüme kavuştuğu beş yılın sonunda değişen tek şeyin saç modeli olduğu, bir mimik dahi kırışılmadığı... Çünkü bazen bütün sıkıntılar birbiri ardına yol olmuşken son çare olarak " dünyada başıma yıkılsa keşke" diyorsun da bir türlü yıkılmıyor lakin tedavi de etmiyor ya yaranı hani, işte böyle zamanların boğuculuğuna bir hava boşluğu arıyorum. Dünyalık telaşlara kederlendikten sonra Ah Muhsin Bey'in " Burası dünya yahu" dediğini anımsayıp bir kere de buna kederleniyorum. Ne ara bu kadar ciddiye alır oldum dünyayı? Ne ara benlik şuuruna kapılıp maneviyatıma neşter soktum? ne ara yitirdiklerimin acısını dövdüğüm dizlerimden sordum?
O kadar dünyalı olmayalım. Olmayın. Kendi ettiğini sade kendinden bulmuyor beşer. Şaşın ama, düşün ama, savrulun ama sıyrılmayın.
Sarıldım geceye. Geceniz iyi olsun.