kanatlı kuyruklu bir şeyler karalama isteği beliriverdi içimde. güne kaptanın simit kokan elleriyle başlamak iyi geldi bünyeye. kentselleşen şehrin göğsünde kocaman bir çiçek açtı sanki. bugün kepçeler, dozerler bile güzel.
güvercinlerle simit yedik karşılıklı oturup. açtım yine afili filintalar'ı. yine geriye dönüp lokumları okudum bir bir. kelini öpeceğim ey adam! ne güzel yazıyorsun ve ne güzel kısılıyor gözlerim gülerken. insan kırışacaksa da gülmekten olmalı bu. kırışık kremleri bok yesin.
bugün öyle bir tuhafım işte. sanki sırtımı az kaşısam kanatlarım çıkacak, uçuvereceğim bulutlardan yukarı. öyle bir uçacağım ki hem Tanrı'ya dokunacak ellerim. gerçi soracaksın '' zaten hep yanında değil mi? '' diye. öyle elbet ama hep O iniyor buralara, azıcıkta iade-i ziyaret gerekmez mi? giderken lokum da götüreceğim, gül kokacak bulutlar. pudra şekeri olacak göğün yüzü. şeker tozlu yanağından öpeceğim bende. çünkü Picasso dedi, hayal edersen gerçek.
sen yeter ki hayal et.